Suyun Geleceği: Tarımda Su Ayak İzini Azaltmak Mümkün mü?

Suyun Geleceği: Tarımda Su Ayak İzini Azaltmak Mümkün mü?

Her kişinin ve kurumun günlük süreçte yaptığı faaliyetler karşılığında belli miktarda su tüketimi mevcut. Ancak hayati öneme sahip ve doğal bir kaynak olan su, maalesef sonsuz değil. Bu nedenle bireysel su tüketiminin yanı sıra üretim sırasında da su tüketimine dikkat etmek oldukça önemli.

“Peki, bir ürün veya hizmet üretirken ne kadar su kullanıldığını nereden bileceğiz?” diye düşünüyorsanız su tüketimininin ölçümünü yapmak ve su kaynaklarını verimli kullanmaya yönelik farkındalık yaratmak için geliştirilmiş su ayak izi kavramı ile tanışmanın zamanı geldi. Unutmayın ki sürdürülebilir bir dünya için ilk adım bilinçlenmekten geçiyor.

O halde gelin, tüm detayları ile su ayak izi kavramını inceleyip suyun geleceği için birlikte bir adım atalım.
 





 

Su Ayak İzi Nedir?

Su ayak izi, tıpkı karbon ayak izi gibi farkındalık yaratmak amacıyla geliştirilmiş bir kavram. Karbon ayak izinde kişi ve kurumların yaptığı aktiviteler neticesinde atmosfere salınan sera gazı miktarı ölçülürken su ayak izi de bir ürünün veya hizmetin üretim aşamasından tedarik aşamasına kadar tüm süreçteki su tüketimini ölçen bir gösterge. Yani su ayak izi hem doğrudan su kullanımını hem de üretim sürecindeki dolaylı su kullanımını ifade eder.

Kısacası su ayak izi kavramı sayesinde hayatımızın her alanında önemli bir yere sahip olan suyun evsel kullanım, endüstriyel üretim, tarım gibi farklı alanlardaki kullanım oranını ölçmek ve fazla su tüketimine karşı önlem almak mümkün.
 

Üretimde Su Ayak İzi

Su ayak izinin artmasına sebep olan en büyük etkenlerden biri de üretim. Çünkü bir ürün veya hizmetin üretiminden tüketiciye ulaştırılmasına kadar tüm süreç boyunca suya ihtiyaç duyulur. Yani tatlı su kaynaklarının sürdürülebilirliği için çalışmalar yapmak sadece su tüketimine yönelik farkındalık yaratmak ile sınırlı kalmaz, aynı zamanda üretimin de verimli bir şekilde devam etmesine yardımcı olur.

Peki, Türkiye’nin su ayak izi nasıl? Türkiye’nin su ayak izi verilerine bakıldığında maalesef pek iç açıcı bir senaryo ile karşılaşmak mümkün değil. Ülkemizde su krizi yaşanmaması için önlem alınması şart. Çünkü WWF-Türkiye tarafından T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı iş birliği ile hazırlanan Türkiye'nin Su Ayak İzi Raporu’nda da belirtildiği gibi eğer önlem alınmazsa Türkiye’nin 2030 yılında su sıkıntısı çeken bir ülke olacağı tahmin ediliyor.

Sektörlere göre su tüketimi verilerine bakıldığında da Türkiye’nin üretimindeki su ayak izinin %89’unu tarım sektörünün oluşturduğu görülüyor. Bu nedenle özellikle tarımsal faaliyetlere yönelik sürdürülebilir yöntemlerin tercih edilmesi, doğanın geleceği için olduğu gibi suyun geleceği için de oldukça önemli.
 





 

Sürdürülebilir Tarımın Su Yönetimi İçin Önemi

Tabii ki suyun verimli bir şekilde kullanımına, üretim faaliyeti gerçekleştiren her sektörden firmanın dikkat etmesi şart. Ancak Türkiye’nin su ayak izinde büyük bir paya sahip olan tarım uygulamaları için su yönetimine dikkat etmenin, doğanın bizlere sunduğu zenginlikleri korumak açısından daha da önemli olduğunu unutmamak gerekli.

“Peki, ne yapılmalı?” diyorsanız da cevap, sürdürülebilir tarım kavramında gizli. Çevreye zarar vermeden üretim teknolojilerinin kullanıldığı bir tarımsal yapının oluşması için geliştirilen sürdürülebilir tarım yöntemleri sayesinde doğal kaynakların korunması ve tarımsal faaliyetlerde su yönetiminin verimli bir şekilde yapılması mümkün. Böylece doğaya can veren su kaynakları korunarak tarım alanındaki yüksek oranda su ayak izinin azaltılması sağlanabilir.

Unutmayın ki sürdürülebilir tarım yöntemlerinin benimsenmesi sadece üretimin geleceği için değil, gezegenimizin geleceği için atılması gereken bir adım. Peki, sürdürülebilir tarım yöntemleri ile su yönetimi nasıl sağlanır? Bu sorunun cevabı için öncelikle su ayak izi hesaplamasında dikkate alınan su kaynaklarını incelemekte fayda var.
 

Su Ayak İzini Azaltmak İçin Neler Yapılmalı?

Su ayak izini oluşturan üç bileşen bulunur. Bu bileşenler ise mavi, yeşil ve gri su ayak izi olarak adlandırılır. Mavi su ayak izi, üretim için kullanılan tüm yüzey ve yeraltı tatlı su kaynaklarını temsil ederken yeşil su ayak izi, yağmur suyunu ifade eder. Gri su ise su kirliliğine yönelik bir göstergedir. Bu üç bileşen arasında en çok tüketilen, ancak suyun geleceği için önemli bir yere sahip olan tabii ki doğal tatlı su kaynaklarını ifade eden mavi su ayak izidir.

Sürdürülebilir tarım yöntemleriyle de mavi su ayak izini azaltarak yeşil su ve gri su şeklinde tanımlanan diğer kaynaklardan yararlanılabilir. Örneğin yağmur suyunun toplanması için sistemler kurularak yağmur suyunun verimli bir şekilde sulamada kullanılması sağlanabilir. Bunun yanı sıra gri suyun da geri dönüşümü için sistemler geliştirilerek suyun atık olmasının önüne geçilebilir.

Ayrıca tarımsal faaliyetlerde su israfının yaşanmaması ve aynı zamanda ürünlerin zarar görmemesi açısından sulama sistemlerine de dikkat edilmesi şart. Çünkü tarımsal ürüne uygun şekilde yapılacak damla veya yağmurlama gibi sulama yöntemleri ile kaynak suyun hem daha verimli kullanılması hem de ürünlerin kalitesinin bozulmaması mümkün. Böylece suyun geleceği için atılan bir adım ile doğanın bizlere hediyesi olan bitkileri de kalite ve zenginliği bozmadan geleceğe taşıyabiliriz.



Biz de Gaia Oliva olarak sadece kaliteli ürünler sunmakla sınırlı kalmayıp lezzete gösterdiğimiz özeni, doğal kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasında da gösteriyoruz. Bu nedenle üretimimizi sürdürülebilir tarım yöntemleri ile gerçekleştiriyoruz. Sürdürülebilir tarım yöntemleri ile her zaman doğal kaynakları koruyor ve çevreye zarar vermeden üretim yapıyoruz. “Peki, nasıl?” diyorsanız hemen anlatalım.

Zeytinyağı üretiminde kullanılan yöntemler, yağ ayırma sistemlerindeki farklılığa göre geleneksel presleme (Kesikli) ve sürekli üretim (Kontinü) olmak üzere ikiye ayrılır. Sürekli sistemler ise yağın santrifüj ile çıkarılması esasına dayanarak 2 fazlı veya 3 fazlı şekilde gerçekleştirilir. 3 fazlı üretimde zeytinyağı, atık su (Karasu) ve pirina oluşurken 2 fazlı üretimde sulu pirina ve zeytinyağı oluşur. Yani 2 fazlı üretimde su kullanımı, 3 faza göre daha düşük ve atık su oluşumu ise 3 fazlı üretime kıyasla oldukça azdır. Bu nedenle zeytinyağı üretiminde tercih edilen 2 fazlı üretime gerek doğal kaynakların korunması gerekse de oluşan atık suyun çevreyi zararını önlemek açısından daha çevreci bir üretim tekniği demek mümkün.

Biz de zeytinyağı üretiminde bu çevreci yöntemi tercih ediyor ve yüksek teknolojiye sahip makinelerimiz ile zeytin yıkama ve sıkım sırasında su tüketimini azaltıyoruz. Ayrıca işletme temizliğinde yerinde temizlik sistemi (CIP) tercih ederek su ayak izimizi her alanda azaltmaya özen gösteriyoruz. Çünkü biliyoruz ki doğanın bize sunduğu tüm bu zenginliği geleceğe aktarmak için sorumluluğumuz büyük. Bu sorumluluğun bilinci ile üretim yaparak zeytinyağının en doğal halini Gaia Oliva zeytinyağı çeşitlerimizle sofralarınıza taşıyoruz.
 

Etiketler: #sürdürülebilirlik, #üretim, #iyitarım, #çevre
Nisan 17, 2024
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR